Şeytanın Dehşete Düşüren Hileleri


İbn-i Abbas (r.a.) Hz.'inden naklen Mu-az b. Cebel rivayet ediyor: - Bir gün Resülullah (s.a.v.) ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmıştık... Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık. Bu arada, dışarıdan bir ses geldi;
Ev sahibi... İçerdekiler.. Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir dileğim var. Görülecek bir işim var. Bunun üzerine, herkes Resûlullah (s.a.v.) Efendimizin yüzüne bakmaya başladı. Orada ve her zaman büyük oydu... izin ondan çıkacaktı. Resülullah (s.a.v.) Efendimiz, duruma vakıf oldu ve:
- "Bu seslenen kimdir, bilirmisiniz?.." Buyurdu... Biz hep birden şöyle dedik: - En iyi bilen Allah ve Resulüdür. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz: - "O, laîn İblistir. -Şeytandır-. Allah'ın laneti onun üzerine olsun..."
Buyurunca; hemen Hz. Ömer: - Ya Resülullah, bana izin veriniz onu öldüreyim. Dedi... Resülullah (s.a.v.) Efendimiz bu izni vermedi; şöyle buyurdu: - "Dur ya Ömer, bilmiyor musun ki; ona belli bir vakte kadar mühlet verilmiştir.. Öldürmeyi bırak."
Sonra şöyle buyurdu: - "Kapıyı ona açın gelsin... O, buraya gelmek için emir almıştır. Diyeceklerini anlamaya çalışınız. Size anlatacaklarını iyidinleyiniz..."

Şeytanın hileleri
Bundan sonrasını ondan dinleyelim; yani Ravi'den. Şöyle anlattı: - Kapıyı ona açtılar, içeri girdi ve bize göründü. Bir de baktık ki, şekli şu: Bir ihtiyar. Şaşı. Aynı zamanda köse. Çenesinde altı veya yedi kadar kıl sallanıyor. At kılı gibi. Gözleri yukarı doğru açılmış. Kafası, büyük bir fil kafası gibi. Dudakları da, bir manda dudağına benziyordu.

Sonra, selam verdi, onun bu selamına Resulullah (s.a.v.) Efendimiz şu mukabelede bulundu: - "Selam Allah'ındır ya laîn..." Sonra ona şöyle buyurdu: - "Bir iş için geldiğini duydum; nedir o iş?"
Şeytan şöyle anlattı: - Benim buraya gelişim, kendi arzumla olmadı. Mecburen geldim.Resulullah (s.a.v.) Efendimiz sordu: - "Nedir o mecburiyet?" Şeytan anlattı: - İzzet sahibi Rabbın katından bana bir melek geldi. Ve dedi ki: - Allah-ü Teala sana emir veriyor: Muhammed'e gideceksin. Ama düşük ve zelil bir halde. Tevazu ile. Ona gideceksin ve ademoğullarını nasıl kandırdığını anlatacaksın. Onları nasıl al¬dattığını söyleyeceksin bir bir ona. Sonra o; sana ne sorarsa doğrusunu di¬yeceksin.Sonra... Allah-ü Teala buyurdu ki: - Söylediklerine bir yalan katarsan, doğruyu söylemezsen... seni kül ederim; rüzgar savurur.. Düşmanların önünde, seni rüsvay ederim. İşte... böyle; ya Muhammed, o emir üzerine sana geldim.Arzu ettiğini bana sor. Şayet bana sorduklarına doğru cevap vermezsem; düş¬manlarım benimle eğlenecek. Şu muhak¬kak ki, düşmanlarımın eğlencesi olmaktan daha zor bir şey yoktur.
 Bundan sonra, Resüiullah (s.a.v.) Efen¬dimiz şöyle sordu: - "Madem ki, sözlerinde doğru olacak¬sın. O halde bana anlat: Halk arasında en çok sevmediğin kimdir?"
Şeytan şu cevabı verdi:
 - Sensin, ya Muhammed... Allah'ın ya¬rattıkları arasında senden daha çok sevme¬diğim kimse yoktur. Sonra, senin gibi kim olabilir ki? Resulullah (s.a.v.) Efendimiz sordu:
 "Benden sonra, en çok kimlere buğuzlusun ve sevmezsin?.." Şeytan anlattı: - Müttaki bir gence ki... varlığını Allah yoluna vermiştir. Bundan sonra, sual cevap aşağıdaki şe¬kilde devam etti. Resülullah (s.a.v.) Efendimiz sordu; şeytan anlattı:
- "Sonra kimi sevmezsin?" - Kendisini sabırlı bildiğim, şüpheli iş¬lerden sakınan alimi...
-"Sonra?.." - Temizlik işinde... yıkadığı yerleri üç defa yıkamaya devam eden kimseyi. -"Sonra?.."
- Sabırlı olan bir fakiri ki; ihtiyacını hiç kimseye anlatmaz... Halinden şikayet et¬mez. - "Peki, bu fakirin sabırlı olduğunu ne¬reden bilirsin?.." Ya Muhammed, ihtiyacını kendi gibi birine açmaz. Her kim ihtiyacını kendi gibi birine üç gün üst üste anlatırsa, Allah onu sabredenlerden yazmaz. Sabırlı kimselerin işi buna benzemez. Hasılı, onun sabrını; halinden, tavrından ve şikayet etmeyişinden anlarım.
- "Sonra kim?.." - Şükreden zengin. - "Peki, ama o zenginin şükreden oldu¬ğunu nasıl anlarsın?.."
Resülullah (s.a.v.) Efendimiz bu defa mevzuu değiştirdi ve ona başka bir sual sor¬du: - "Peki, ümmetim namaza kalkınca, se¬nin halin nice olur?.."

Sonraki Yazıyı Oku:
Next Post »